“Erken seçime hazır olun” diyor Ahmet Davutoğlu sol üst köşedeki haberde. Koalisyon görüşmeleri devam edecekmiş ama yine de erken seçime de hazır olmak gerekiyormuş. “Ramazan Bayramı tatili dönüşü çile”, diğer bir haberin başlığı. Saatlerce süren feribot kuyruğu vatandaşlara illallah dedirtmiş. Onun altındaki habere göre, Mustafa Uğurlu’nun Altın Portakal ödülü çalınmış. Ayrıca Hadise, Kıbrıs’ta sahne almış, Robin Van Persie, İstanbul’a bayılmış. Biraz daha aşağıya iniyorsun, Davutoğlu bir kez daha “Erken seçime hazır olun” diyor. Daha aşağıda bir kez daha aynı haber. Farklı gazetelerin farklı sayfaları… Yan yana, üst üste… Onlarca ölü bedeni kapatmaya tek bir gazete yetmiyor çünkü.
Evet, Suruç’taki katliamdan bahsediyorum. Bombanın nasıl patladığını, insan parçalarının nasıl havalarda uçuştuğunu dehşet içinde izlediğim, yaralıların çığlıklarının hala kafamdan çıkmadığı, gazete sayfalarının örtemediği o kırmızı ayakkabıların hala gözlerimin önünden gitmediği, beni sabaha kadar uyutmayan katliamdan. Patlamadan birkaç saat önce son düzenlemeler için okuyup güldüğüm bu haftanın blog yazısı güldürmüyor artık. Suruç’taki katliamı gördükten sonra hangi meslek hikâyesi insanı güldürebilir ki zaten?
İnternete bakıyorum. “Tahtadaki satranç taşları gibi yere devrilmişlerdi” diyor olay yerinde ilk müdahaleyi yapan doktor. Başka birisi karşı çıkıyor hemen, “Ama onlar aslında piyondu” deyiveriyor. “Sadece oyuncak taşıyorlardı” açıklamasını yapıyor ölenlerin arkadaşları. “Hayır, hayır, onlar aslında teröristti; yoksa ne işleri olacak orada” sözleri dökülüyor başka ağızlardan. “Umutları yeşertmek için bir avuç su götürüyorlardı” sözlerine, acımasızca “Su testisi su yolunda kırılır” cevabı veriliyor. #SuruçtaKatliamVar’ın karşısına #SuruçtaŞenlikVar dikiliyor. Gözyaşları ve ağıtlar, sevinç çığlıklarına karışıyor.
Üst kattan aşağıya bakıp, sevmedikleri alt komşunun evinin yanışını sevinç içinde izlemek gibi saçma bir şey yaptıkları. O alevlerin nereye gideceğini sanıyorlar ki?
Bir avukat olarak, düne kadar 20 Temmuz’da sadece adli tatilin başladığını zannediyordum. Anlıyorum ki, meğer vicdani tatil de aynı gün başlıyormuş!
İyi değilim, iyi olmayacağım, iyi olmayın. Yoksa bu ateş hepimizi yakacak…