top of page
  • GÜRLER GAYDAN

Avukados belgeseli

Ülkemizde farklı bölgelerde bulunan adliyeler birçok türe ve yaşam biçimine ev sahipliği yapan büyüleyici birer dünyadır. Bütün yaşam türlerinin birbirine bağlı olduğu bu kapalı dünyada tek bir türün dahi yok olması tüm ekosistemin çökmesine neden olabilir. Şu an besin zincirinin üst sıralarında yer alan avukados türünü inceleyeceğiz.


İzmir adliye serengetisinde sıradan bir gün. Gördüğünüz avukados henüz 3 aylık bir yavru. Biz ona Erdem diyoruz. Adliye merdivenlerinden hoplaya zıplaya çıkıyor, kararlı gözüküyor ama değil. Aslında nereye gittiğini kendisini de bilmiyor. Davranışları tamamen güdüsel. Şüphesiz ki yavru avukadosa verilen bu güdüler, geçmişinde arkasında belki staj döneminde, eşsiz bir üstadın varlığına işaret etmektedir. Genç avukados yalnız; çünkü bütün arkadaşları hakimus ya da savcıus olup yanından ayrılmış. Serengetinin geniş düzlükleri, kendisine yeni bir aile arayan genç avukados için tehlikelerle dolu. Erdem biraz evrimsel iç güdüler biraz da öğrenilmiş çaresizlik ile o gün duruşmasının bulunduğu Asliye Ticaret Mahkemesi’nin duruşma salonunu buluyor. Duruşmasının başlamasına 5 dakika var. Kapıda onu mübaşirus karşılıyor. Duruşma salonları mübaşirusların doğal yaşam alanları. Mübaşirus, “Senin duruşmana daha 5 dosya var, git yarım saat sonra gel” diyor genç avukadosa. Yavru Erdem güle oynaya duruşma salonunundan ayrılıyor ve durup durup anlamsızca koşmak üzere ana bahçeye çıkıyor. Tam yarım saat sonra duruşma salonuna yeniden dönen Yavru Erdem bu kez mübaşirusun “Senin dosyanın saati geçti, aldık, düştü” beyanı ile karşılaşıyor. Karşı taraf vekili çakalus “1 dakika dahi beklemem” deyip dosyayı düşürmüş. Çakalus, avukadosun uzaktan akrabası. Mübaşirusun her sözünü dinlemek genç avukados için ölümcül bir hataydı. Yavru avukados bugün evine yemek götüremeyecek. Bu yetmezmiş gibi şu an yanında maaşlı çalıştığı, daha önce stajını yaptığı, yeri gelip annesi bildiği işveren avukados bu hatayı affetmeyip genç Erdem’i işten kovuyor. Bu, yavrunun annesini son görüşü. Artık kendi başının çaresine bakmalı.


İzmir serengetisinde bunlar yaşanırken güney yarım kürede ise tam tersi bir durum hakim. Dünya ile güneş arasında konumlanmış aşırı sıcak ve daha önemlisi nem çok nem adliyesi olan Adana savanasında yetişkin bir avukados olan Gürler için koşullar o kadar da zor değil. Buranın doğal faunası ve nem oranı hiçbir avukadosu aç bırakmayacak şekilde tasarlanmış adeta. Sırf sıcak diye güneşe ateş eden savana sakinleri, adliyeyi boş, avukadosları işsiz bırakmamaya ant içmiş gibiler. Adana savanasında yetişkin bir avukados bir oturuşta 5 kilo et yiyebilir. Yetişkin bir zürafanın tekmesi bir aslanın kafatasını paramparça edebilir. Seyhan Nehri timsahının bir ısırışı bowling topunu paramparça edebilir ve çitalar güç için değil, hız için tasarlanmıştır. Doğanın kadim kanunu olan ‘avukados avukadosun kurdudur’ kuralı burada da işliyor ve gözünü yetişkin Gürler’in yerine diken genç bir avukados kardeşçe paylaşmayı değil, üstadının ekmeğinin tamamını almayı kafaya koyuyor. Siyasi parti ileri gelenleri, hastane çalışanları, komiser, polis yönlendirmeleri ile gazını ve gücünü bir hayli arttıran sırtlan kılıklı genç avukados yetişkin Gürler’e meydana okuyor. Yetişkin avukadosun gitme vakti geldi. Suçüstü savcılığının önünde sadece bir krala yetecek kadar yer var.


Bu defa Ankara Mara’dayız. Avukadosların, bozkırın oldukça çetin geçecek kışına kendilerini hazırlaması gerekiyor. Kışa hazırlık yapan avukadosumuz Ozan, bu serin sonbahar gününde vücut ısısını yüksek tutabilmek için devamlı güneşe karşı durup çay içiyor. Gelene gidene de çay ısmarlamakta anlamsız şekilde ısrarı kendine görev edinen Ozan’ın kafası bir hayli karışık. Ozan yarınki duruşmasını düşünerek balıkçıdan aldığı balıklar ile evine doğru gidiyor. Bu balıklar kış için iyi bir yağ deposu. Köstebekler tamamen kördür ama yerin altında görülecek bir şey de yoktur. Dişi sırtlanlarda penise benzer bir organ vardır ve yavru buradan çıkar. Yılanlar avlarını bütün olarak yutar. Çiftleşme döneminde erkek fillerin testesteron seviyesi 60 katına çıkar. İşte bu file benzer bir arkadaş Ankara Mara’nın bozkırında evli barklı demeden bir dişiyi ağına düşürmüş ve hamile bırakmıştır. Kadın şu an hamile hali ile eşinden boşanmak istemektedir. Çünkü erkek, yavruların kendinden olmadığını anlayınca onları öldürmekten çekinmeyecektir. Anneye göre biraz özgürlük kötü bir şey değildir. Fakat her kapalı toplumda olduğu gibi bozkırda da en çok cinsel suçlar işlenmektedir. Anne ve yavrusunun göç etmekten başka şansı yoktur. Göç etmek için doğdular. Ya göç edecekler ya da ölecekler. Soğuk kendini iyiden iyiye hissettirirken Ozan’ın hayatta kalma içgüdüsünden başka doğanın katı ve kadim kurallarına karşı koyabilecek bir gücü yoktur.


Son olarak Çağlayan National Park’a bir göz atıyoruz. Çağlayan’da sabah oluyor. Burada kapının önünde hortumla girişi sulayan avukadosumuzun adı Aslıhan. Sabah herkesten önce adliyede olmak gibi nedenini bilimsel olarak açıklayamadığımız bir derdi var. İstanbul’da sonbahar sert geçiyor. Yağış oranı çok yüksek. Yağış ve sulamanın fazla olması nedeni ile otopark girişi nehir olmuş durumda. Her yıl yüzlerce avukados bu nehri geçmek zorundadır. Timsahlar kenarda saklandı ve avlarının gelmesini bekliyorlar. Şu ortalarda yüzen avukados Gökmen. Önündeki kürklü avukadosun saçını çekerek önüne geçiyor. Böylelikle peşindeki timsahtan bu kez kurtuldu, timsah evine yemek götüremeyecek. Ancak Gökmenin hamlesi ile geriye düşen yağlı genç bir fok bugün eve dönemeyecek...


632 görüntüleme
bottom of page